Search for content, post, videos

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ: 15 Temmuz Kalkışması

Siyasi  gruplar, hükümetler ve gizli açık cemiyetler tarafından, toplumun geniş bir kesiminin düşünce ve eylemleri üzerinde etkide bulunmaya yönelik girişimlere  “toplum mühendisliği” denir. Toplumsal yapılarının tasarlanabilir olduğuna inananlar bu mühendisliği, egemenler, çeteler, eğitim kurumları, medya, reklam sektörü ve ordunun yardımıyla  gerçekleştirebilir. Bu gruplar gizli açık, bir araya gelerek mühendislik üzerinde çalışmalar yapar, projeler geliştirir ve toplumsal alana medya ve eğitim kurumları vasıtasıyla aktararak dönüşümü sağlarlar. Bu dönüşümde bireylerin ve dolayısıyla toplumun egemenler lehine hareket ve onların istediği şekilde davranma biçimleriyle kendilerini donatmaları esastır.

Buradan yola çıkarak ülke olarak yaşadığımız 15 Temmuz 2016 Kalkışmasını bir toplum mühendisliği projesi olarak da değerlendirebiliriz. Küresel sermaye ve güç odaklarının başka ülkelerin gelirlerini ele geçirmek için yaptıkları birçok plandan biridir. Hedef millet, devlet ve ülke olmanın anlamsızlaştırılarak egemen sermaye ve güç odağına ram olacak bireylerin inşasıdır. Bunu gerçekleştirirken en güçlü sermaye dünya sevgisi onu besleyen paradır. Onlara göre parayı elde etmek için her yol mübahtır. Bunun için üç kuruş emekli maaşıyla geçinen dul, fakir fukaradan bile para alırlar. Hayatında bir defa da olsa Hz. Peygamber’e kurban kes teyze diyen havarilere, Hz. Peygamber (sav)’in ismini, sıfatını duyduğunda dahi kalbi heyecanlanan, gözleri dolan bu saf tertemiz insanımızın onlara karşı durması neredeyse imkânsızdır. Üstüne üstlük o duygu yüklü atmosferde;  Hz Peygamber’e kurban da ne oluyor biz Allah için ibadet yapmıyor muyduk diye de aklına da gelmez, gelse bile soramaz. Maalesef ülkemizde bu paket uzun yıllar revaç bulurken belki ileri yaşlarda olanlarda olmasa bile genç jenerasyonda buharlaşan Allah-ibadet algısına neden olunmuş, bir diğer ifadeyle hedef tutturulmuştur diyebiliriz.

Egemenlerin taktiği hep aynıdır. İnsanları birbirleriyle çarpıştırarak, sıfır zarar optimum kârla sonuca gitmektir. Buradan hareketle yukarıdaki örneği değerlendirirsek, insanı güçlü yapan ve ayakta tutan en önemli damar olan din ve uygulama biçimi yara almış bir sonraki kuşaklara kötü bir miras bırakılmıştır. Toplumun en hassas ve korunması gereken kesimi darbe yemiş, parası alınmıştır. Ve belki de en önemlisi ilk defa münafıklıkla karşı karşıya gelinilmiş psikolojik çöküntü yaşanmıştır.  Bunları planlayanlar ise masa başında başarı ya da başarısızlıklarının nedenlerine dair çıkarsamalar yapmaktadır. Nitekim hedef vurulmadığı için başaramadık diyen Sarkozy bunu ima etmektedir. Ama kayıpları kazanç anlamında düşünürsek çok, zarar bağlamında düşünürsek yok gibidir. Depresyona soktukları ülke ve insanını seyretmeye koyulmuşlar ve başka cezai yöntemler uygulamaya geçmişlerdir. Bununla birlikte iki yüz yıldır yok edemedikleri bu topraklarda ki Sünni İslâm inancı ve müntesipleri biraz daha zaman kazanmıştır.

Bunu iyi değerlendirmek ülke ve insanını hor gören, gelişmesini engelleyen yapı ve oluşumlara dikkat etmek gerekmektedir. Artık yeni dünyada savaşlar sadece topla tüfekle olmamakta gelişen teknolojinin bütün imkanları kullanılmaktadır. Buna sosyal ve psikolojik harp teknikleri, algı operasyonları, medya manipülasyonları da dâhildir. Bir diğer ifadeyle yenidünyanın Haçlı orduları hala seferdedir.

Şimdi bu durumdan nasıl çıkıp ayakları yere basan ülke oluruz, üzerinde düşünmek mücadele etmek zamanıdır. Önceliğimiz dinimizi hiçbir şekilde bozmamak için çabalamak olmalı. Çünkü dayanağımız odur, uzaklaştığımızda dönüp bakacağımız sığınak limandır din. Onun için mealen, cihada gidenler döndüklerinde onlara dini hatırlatan, hakikati öğreten hocalar bırakın (9/122) der âyet-i kerîme.

Sonuç olarak küffar bütün silahlarını kuşanmış senin benim gibi giyinen, konuşan, oturup kalkan olarak aramıza sirayet etmiştir. Biz ona benzemek yerine kendimize benzersek ancak kurtuluşa erer, ‘Eleyses subhu bi karîb (Hûd,11/81)’ e ulaşırız inşaallah.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *