Search for content, post, videos

SU GİBİ AZİZ OL

 

Uzun ve sıcak yaz günlerinde, bir bardak suyumuzu dolduranlara, en büyük temennilerimizdendir: “Su gibi aziz ol.” Peki, neden azizdir su? Neden doğumdan ölüme kadar hayatımızda yegane içeceğimizdir? Peki ya susamak, o da aziz midir suyun kendisi kadar? Neye susanır ki sudan başka?

Su öylesine mütevâzıdir ki, damla damla gelir de yedi kat arştan, saklanıverir arzda. Kendini pare pare sunar da insanoğluna ne böbürlenmekte gözü vardır ne de kibirde.

 

 

Dünyanın üçte ikisi sudur da insanınki farklı mıdır? Su; can verir toprağa, filize ve başağa. “Her şeyi sudan canlı kıldık” (Enbiya, 21/ 30) diyen Rabbin öyle bir nimetidir ki yol bulur akar kıtalar arasınca ve kötülükleri yıkarcasına. Su öyle bir maddedir ki geçtiği yerdeki tüm kirleri temizler ve de öyle bir mânâdır ki en az maddesi kadar uyandırıcı ve arındırıcı tesire sahiptir çorak ruhlar üzerinde. Günde beş vakit suyla temizlenende kir mi kalır o halde? Buyrulur ki: “Allah kendi katından bir güven işareti olarak sizi bir uykuya daldırmıştı. Sizi arıtmak, sizden şeytan vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve sebatınızı arttırmak için gökten size su indirmişti.” (Enfal, 8/11) Peygamberimiz (s.a.v.) de  “En iyi içecek sudur” buyurmuştur. Yapılan araştırmalar da, gösteriyor ki, suyun metabolik ve psikolojik faydaları da su götürmez bir gerçektir. Vücut bütün işlemlerini çözücü olarak suyu kullanarak gerçekleştirir. Vücut neminin dengede tutulması, besin maddelerinin sindirilmesi ve emilmesi, hücrelere taşınması ve dahi vücuttan atılması su vesilesiyle olur.

Suyun faydalarını şu şekilde özetlersek, önemini kavramış olacağımızı zannederim: Kabızlık şikâyetinde her öğünde sofrada son olarak iki bardak su içme alışkanlığını edinmek, kabızlığın çözümünde önemli bir destekleyicidir. Bazı kişiler susuzluklarını daha sağlıklıdır düşüncesiyle bitkisel çay veya taze sıkılmış meyve sularıyla gidermeye çalışır ki bu ve vücudunu meyve suyu ile yıkamaya benzer. Nasıl ki vücut kirlendiği zaman meyve suyu ile yıkamıyorsak, susadığımızda da yalnızca su içmeliyiz.

Tırnak sağlığımız da büyük oranda yeterli su alımıyla ilgilidir. Saçlara canlılık ve parlaklık veren yine ihtiyacımız olan suyu dengeli olarak alıp almadığımızdır. İhtiyacımız duyulan su alınmadığı takdirde saçların parlaklığı veya canlı görüntüsü kalıcı değildir.

İdrar renginin koyulaşması vücuda yeterli su alınmadığının veya böbreklerin görevini yeterli yapamadığının emaresidir ki bu durumda renk açılana kadar su içilmeli, birkaç gün açılmadığı takdirde bir hekime başvurulmalıdır.

Vücudumuzdan toksinlerin atılabilmesi için, gün içerisinde yeterli ölçüde su tüketmemiz gerekir. Organlarımızın sağlığı için gün de güne en az bir buçuk litre su gereklidir. Yeterli derecede su içilmesi kanın rahat akışını sağlar. Kanın rahat akması demek, kalbimizin de rahat çalışması demektir. Yeterli ölçüde su kalbin yükünü hafifletir. Bu sayede kandaki oksijen daha hızlı bir şekilde tüm vücuda dağılır. Oksijen dağılımı ne kadar başarılı ise organlar da o kadar sağlıklı çalışır.

Suyun ve Su İçmenin Faydalarını özetlemek yetmez sanırım,  tekrar maddeler halinde sıralayalım, inşallah:

  • Hiç bir şey Su olmadan yaşayamaz.
  • Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.
  • Su hepimizin bildiği gibi temel enerji kaynağıdır.
  • Su vücudun her hücresinde eleiksel ve manyetik enerji üreterek bize yaşam gücü verir.
  • Su, hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcı gibidir.
  • DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen Anormal DNA sayısı azalır.
  • Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi Kanser de dâhil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
  • Bütün besinlerin, vitaminlerin ve minerallerin temel çözücüsüdür su. Vücutta besinleri küçük küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında önemli bir görev üstlenir.
  • Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Bu yüzden susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
  • Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırarak bu öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.
  • Akciğerlerde Oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimi su ile artar. Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen vererek atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
  • Su vücudun çeşitli bölgelerinden, oluşmuş olan zehirli atıkları toplar ve atılmaları için bu zehirli atıkları karaciğer ya da böbreklere taşır.
  • Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcıdır su… Üstelik omurgadaki diskleri “şok emici su yastıkları”na dönüştürür.
  • Su, bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
  • Su, Kanı sulandırır ve başta kalp ve beyin damarlarında dolaşım sırasında pıhtılaşmayı önleyerek kalp krizi ve felce karşı koruyucudur. Üstelik kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller
  • Su, vücudun soğutma ve ısıtma sistemleri için vazgeçilmezdir.
  • Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve eleiksel enerji verendir su. Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirerek karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğinizi de artırır.
  • Serotonin ve diğer noransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmez olan su, Melatonin de dâhil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir
  • Çocuklarda ve yetişkinlerde zaman zaman oluşan dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir. Üstelik çalışma verimini artırarak dikkat aralığını büyütür.
  • Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi olmayan tek içecektir.
  • Su gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur ve böylece uykuyu düzenler.
  • Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençlik enerjisi aşılar. Su hem cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur hem de gözlere canlılık ve parlaklık verir. Üstelik Glokomdan korunmamıza yardım eder.
  • Su, vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gerekli olup, kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenleyerek lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
  • Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir.
  • İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrıca dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine de yol açar. Su bunları temizler. Bu sebeple gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
  • Su içtiğiniz zaman susuzluk ile açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.
  • Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmaya gerek kalmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu mutlaka içmelisiniz.
  • Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.
  • Su yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, Multipl Skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.
  • Su; kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine de yardımcı olur.

Ayrıca biliyoruz ki, su vücudumuzdaki ses ve titreşimler için bir iletken vazifesi görmektedir ve eğer vücudumuzun 3/4’ünün sudan oluştuğunu göz önünde bulundurursak, biz sadece kulaklarımızla değil, her bir hücremizle sesleri duyuyoruz. Bu bilgiye binaen, 1480 de kurulan Edirne Şifahanesinde, Avrupa’da akıl hastalarının “İçinde şeytan var.”  denilerek yakıldığı bir dönemde, hastaların külliye içerisinde özel tasarlanmış havuzun sesi ile tedavi görmesiyle, suyun maddi manevi bir reçeteyle, kaynağını birebir Kur’an ve sünnetten alan bir şifa olduğunu görüyoruz.

Bu şifa olan su Dr. Salih Aidin’e göre su şu yedi durumda içilirse hastalıklara sebep olabilirmiş, benden uyarması dikkat etmek gerek sanırım: .Nedir bunlar? Yorgun ve terli iken, banyodan çıkar çıkmaz, yemek sırasında, meyve ve kavun yedikten sonra, uykudan uyanır uyanmaz. Aşırı su içmek de vücuda zarar verirmiş. Ancak 30-40 gr. kuru yemeğe karşılık 60-70 gr. Su tüketilmeliymiş, böyle biline… Ayrıca ayakta da su içilince bu da hastalıklara davetiye çıkarırmış. Malumunuz Peygamber (s.a.v.) sünnetidir zaten,  ayakta su içilmez.  Bir de Peygamberimiz (s.a.v.) suyu üç yudumda içer ve bunun daha doyurucu, hastalıklardan koruyucu ve daha afiyetli olduğunu söylerdi. Bunu da uygulamayı unutmayalım inşallah.

Bir de suyu içerken konuştuğumuz kelime ve niyetler de önemli bence. Çünkü Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı iddia edilen bir araştırma neticesi, sular üzerine değişik kelimeler yazarak veya söyleyerek resimlemiş bunları. Melek, sevgi, şükran yazılı kâğıtlara sarılı suların kristalleri dantel gibi muhteşem görünürken, “şeytan”, yazılı kâğıtlara sarılan suyun kristalleri kapkaranlık bir delik görüntüsündeymiş… Suyun iyi güzel sözlere,  kötü sözlere ve müziklere resimlere bile farklı tepkiler verdiğini araştırmaları neticesi ispatlamıştır. Prof. Dr. Masaru Emoto, içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan “Su Kristalleri” adlı kitabında şu tespitlerde bulunmuş: “Su, cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.”

Temiz halisane bir niyetle ve dualarla, besmeleyle içilen su;  canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluştuğundan bu niyet ve dualarımızı hissedecek, üstelik Besmele ile Allah’ın adını anarak içtiğimizde vücudumuzda da maneviyatımızı yükseltip,  pozitif enerji doldurarak gezinecek ve bizlere şifa olacaktır inşallah.

Hz Musa(as)’nın asasıyla ikiye yarılan deniz, Hz. İsmail’in ayağını vurduğu yerden fışkıran zemzem, Kerbela’da susamış ya şehit, Boğaz’da düğümlenmiş, şehadete susamış yüzler, çorak kalplere de can suyu olmuşlar. Suyu ve susamayı yaratana hamd olsun.

Temmuz’un 15’inde, sıcak bir yaz gecesinde, vatan susuz kalmasın diye toprağın damarlarını su niyetine kanlarıyla besleyen, şehadet şerbetini içen kardeşlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Rabb’im beraberce cennetinde Havz-ı Kevser’in suyundan içebilmeyi nasib etsin.

Su gibi aziz olmak, ne büyük temenni ne büyük nimet. Su gibi aziz ve su gibi leziz, su gibi mütevazı ve ona muvâzî. Su akar yolunu bulur ya şu dünyada, sudan sebeplerle gönül kırmaya da değmez o halde. Bir testi su dökülsün toprağımıza diye beklediğimiz günlerde, Sevgili’ye yazılan kasideler kalır bir tek geriye dua temennisiyle:

“Ravza-ı kuyuna her dem durmayıp eyler güzar.

Âşık olmuş galiba ol serv-i hoş reftare su.” (Fuzû’lî -Su kasidesi)

 

Bize de böylece susmamak ve susamak düşer.

 

KAYNAKLAR

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *