Search for content, post, videos

HALEP’İN YIRTILAN DANTEL YÜZÜ

Halep’te insanları öldürmekteler; çocukları, kadınları, sanat eserlerini katletmekteler.

İnsanların yüzyıllardır nakışladığı şehrin dantel yüzünü yırtıp atmaktalar.

Urfalı, Antepli, Halepli masalın son halkasını koparmaktalar.

Öylesine güzeldi ki şehir, içine dâhil olanı sarıp sarmalar, medreselerinde yedirir içirirdi.

Sene seksen, henüz üniversite öğrencisiyim, batının onca şehri gözlerimi kamaştırmazken, Şam ve Halep bir masal şehri gibi gruptaki her birimizi mest etmişti.

Pastoral manzaraları, latif havası, henüz ayakta olan o zamanlar yaşamdan kopmamış sanat eserleri ile harika bir şehir peyzajı vardı.

Suriye’deki korkunç iç savaşta bugüne kadar binlerce insan yaşamını yitirdi, yaralandı, sakat kaldı, çocuklar bombalandı, evleri başlarına yıkıldı, şehre can katan sanat eserleri yerle bir edildi.

Emevî, Eyyûbî, Memlük ve Osmanlı dönemlerine ait yüzlerce tarihi cami, medrese, külliye, hamam ve hastane tahrip edildi.

Suriye’deki Osmanlı eserlerini 25 yıldır inceleyen ve 8 kitap yazan Ortadoğu’da Osmanlı eserleri uzmanı Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi Kürsüsü hocası Suriyeli Mahmud Zeynel Abidin:

“Son kuşatmalarla Halep’te 200 tarihi eser tahrip edildi. Halep mimarisinin yüzde 70’i Osmanlı eserlerinden oluşuyordu. Tamamı yok oldu. Tahrip edilen 200’e yakın eserden sadece 33’ü tespit edildi. 33 tarihi yapının öncesini bizzat ben fotoğrafladım. Bu eserlerden 22’sinin Osmanlı’ya ait olduğunu, hatta 2’sinin Mimar Sinan’a ait olduğunu tespit ettim.” dedi.

Roketler, kurşunlar, bombalar, dinamitler bir şehri güzelleştiren en değerli abideler olan camilere, medreselere, türbelere, saraylara, kiliselere, konaklara, hanlara, hamamlara atıldı.

Suriye’ye Osmanlı silueti üfleyen Sinan’ın Şam’daki Süleymaniye Külliyesi, şehre İstanbul havası vermekte idi.

Emeviye Camii, o şaheser başyapıt şimdi ne haldedir, insanın bakmaya doyamadığı, dokunmaya kıyamadığı muhteşem mabed, hangi yaralar içindedir, aklıma geldikçe üzülürüm.

Türkiye’den giden herkesin gölgesine sığındığı, Kanuni’nin Halep valisi Hüsrev Paşa tarafından Mimar Sinan’a 1546’da yaptırılan Hüsreviye Külliyesi, asırlar önceki şen şatır günlerini yitirdi, şer güçler temellerine dinamit koyarak güzelim külliyeyi havaya uçurdu. Artık bizi bir anne gibi karşılayan ne cami ayakta, ne sıcak yemeklerle ağırlayan medrese ne de türbesi kaldı o güzel masaldan geriye. Adliye Camii’nin kubbesi ve minaresi roketlerle vurularak yıkıldı.

O muhteşem masalı dokuyan Emevî hatıraları yok edildi, Eyyubi döneminden, Halep Surları ve Halep Kalesi, Memlük Döneminden Antakya Kapısı, Hadid Kapısı, Nasır Kapısı, Mehmendar Camii ve Sultaniye Medresesi şehir peyzajından, yaralarından kanlar akarak ayrıldı.

Osmanlı döneminden Halep Kapalı Çarşısı, Hacı Musa Camii, Osmaniye Medresesi, Şuna Hanı, Halep Belediyesi Binası, Ahmediye Medresesi,  Şeybani Kilisesi, Hibal Hanı, Saray Binası, Sayadiye Konağı, İbrahim Konağı, Vezir Hanı, Canbulat Kasrı, Vekil Evi, Nahhasin Hanı, Nahhasin Hamamı, Yalbuğa Hamamı, Maraş Evi, Gureba Hastanesi, çöl bahçeleri, ırmak kenarı evleri, ayışığı terasları, savaşın acımasızca vurduğu başyapıtlar birer gül gibi soldu.

Ne eski Halep’in dantel surları kaldı, ne renkli mermerli mihraplar hayata tutunabildi, ne ahşap minberler hatıra defterlerinde olacak ne de mavi beyaz İznik çinilerinden revaklar.

Katiller, muhteşem bir masalı yok etti.

Vahşiler, görkemli bir medeniyeti yerle bir etti.

Mine Alpay Gün

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *