Search for content, post, videos

DİN ADINA UYUŞTURULMUŞ BEYİNLER

 

Prof. Dr. Ali Köse Bey Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı. Darbe girişimi sonrası gerek bildiri vererek, gerek sosyal medyadan ve gerekse basın vasıtasıyla bu lanet kalkışmaya tepkisini gösterdi. Ben de kendilerini bu üzüntü ve tepkili haliyle görüp, birkaç soru sordum. Sağ olsunlar lütfedip cevapladılar…

Fatma Toksoy: Ali Bey 15 Temmuz Darbe teşebbüsü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Prof. Dr. Ali Köse: Darbe gecesinden bu yana kaç gün geçti. Ama sanki aylar oldu. Hala inanamıyorum yaşadıklarımıza. Rüya gibi, şaka gibi. Tanıdığım, sevdiğim, elini tuttuğum, yanağını sıktığım, arkadaşım, dostum dediğim insanlar öldü. Birçoğu da hala hastanelerde. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı, 27 Nisan’ı yaşadım. Ama bu hepsinden farklı oldu. Daha yola çıkarken “tankları halkın üzerine sürün, ateş edin” diyen bir komutan sesi duymadık hiçbirinde. Hiçbirinde kalabalığın üzerine tankla, helikopterle ateş açılmadı. Meclis bombalanmadı. Toplumsal gerginliklerin, çatışmaların da bir namusu vardır. Önce bir gubarma dönemi olur. Taraflar birbirlerine diklenir. Sabır testleri yaşanır, sonra çatışma başlar ve taraflar birbirine zarar verir. En son yaşanan Mısır darbesinde bile bu böyle oldu. 3 gündür düşünüyorum: “Daha ilk dakikada nasıl bu kadar vahşileşebildiler? Nasıl bu kadar insanı birkaç saat içinde öldürebildiler?” Düşünüyorum, düşünüyorum… Aklıma tek kelime geliyor. Haşhaş… Din adına uyuşturulmuş beyinler. Herhalde laiklik adına darbe yapmak din adına darbe yapmaktan daha iyi bir şey… Her geçen gün din adına kaybediyoruz maalesef. Din adına hareket eden grupların ya da bireylerin hataları, gafletleri yüzünden. Güzelliklerle, iyiliklerle anılması gereken dini gruplar ya da temsilci bireyler olmamaları gereken olguların algıların içinde çıkıyorlar toplumun karşısına. Hülasa kaybediyoruz, kaybediyoruz, kaybediyoruz…

Fatma Toksoy: “Tanıdığım, sevdiğim, elini tuttuğum, yanağını sıktığım, arkadaşım, dostum dediğim insanlar öldü.” Dediniz. Kimlerdi bunlar, biraz bahseder misiniz?

Prof. Dr. Ali Köse: Haşhaşiler kâbus gibi bir gece yaşattı bize. Arkadaşlarım öldü Boğaz Köprüsü’nde. Lanet olsun size… Yıllardır PKK’ya karşı çok sayıda şehit veren Antalya Korkuteli bir evladını daha kaybetti… Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Ahmet Ögke beyin Hukuk Fakültesinden yeni mezun yeğeni Yasin Naci Ağaroğlu hayatının baharındaydı.  Korkuteli Yazır köyündendi. Darbe gecesi Meclis’in önüne gitti. Darbeci bozuntusu 3-5 serserinin helikopterden açtığı ateşle hayatını kaybetti. Serseriler kendilerine YURTTA SULH KONSEYİ adını vermişler, TRT’den okuttukları darbe metninde. Yasin Naci, ironiyi göremeden Rahmeti Rahman’a kavuştu. Antalya onu tekbirlerle uğurladı, serserilerin hanesinde ise lanet vardı. Mekânın cennet olsun Yasin Naci kardeşim…

Bir diğer arkadaşım Erol Olçok Neşenin zirvesiydi Erol Olçok. Birkaç ay önce Washington Camii açılışında bize neşeli dakikalar yaşatmıştı. Erol ve oğlunu Boğaz Köprüsü’nde öldürdüler. Nasipte darbe şehidi olmak varmış Erol kardeşim, dedim kendi kendime… Sonra dua ettim: Allah öbür tarafta neşenizi arttırsın…

Boğaziçi Köprüsü’nde kaybettiğimiz Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip’in ve gazeteci Mustafa Cambaz’ın cenazeleri Marmara İlahiyat Camii’nden kaldırıldı. Türkiye’nin başı sağolsun…

Sonra Boğaz Köprüsü’nde tanklara meydan okuyan Marmara İlahiyat öğrencisi, yani bizim Fakültenin öğrencisi Muhammet Emin Tekin yaralandı. Çok şükür geçtiğimiz gün iyileşti ve taburcu oldu.

 

Beni en çok üzen bir başka olay da Oğlumun en yakın arkadaşının babasıyla beraber Boğaziçi Köprüsü’nde vurulması idi. . Hem de birden fazla kurşunla. 19 yaşında körpecik çocuk günlerce yoğun bakımda ölüm kalım mücadelesi verdi. İlhan Akmanoğlu ve baba İbrahim Akmanoğlu. Aile ise perişandı. Babanın ve oğlunun bu günlerden hatıra birer kurşun kaldı vücutlarında… Çok şükür Rabbim onları bu millete ve ailesine sevenlerine bağışladı.  Bu darbe teşebbüsünde bulunanlara “Allahsızlar” demekten başka bir şey gelmiyor aklıma… Bir de Haşhaşiler sıfatını sonuna kadar hak etmişsiniz” demek…

Fatma Toksoy: Ne düşünüyorsunuz bu FETÖ cemaati hakkında?

Prof. Dr. Ali Köse: Bu grup bir dini cemaat idi. Hatta isminin başında The artikeli bile vardı. Ama dini doğasının dışına çıktı. Zaten İslam ülkelerinin temel problemi dini grupların doğal sınırlarında kalmamasıdır. Hatta bu açıdan bakılınca Türkiye’yi yeni tehlikeler beklemektedir, tabiri caizse yeni Brütüsler yaratılmaktadır. Doğal sınırlarını aşan gruplar kendilerine güç atfederler ve güç zehirlenmesi denilen sendroma yakalanırlar. 17-25 Aralık bu sendromun bir tezahürü idi. Bizim de hâkimimiz savcımız var, bizim de bürokratımız var, bizim de askerimiz var, dahası bizim de dış destekçimiz var, biz iktidardan daha büyüğüz sanrısını yaşatan bir ego şişmesinin tezahürü idi. Bir uğur böceği olan bu ego o günden sonra ateş böceğine dönüştü. Ateşi yakacağını düşündü. Son vuruşu yapmak üzere dönmeye başladı. Son vuruşta kader hükmünü icra edecekti. Çünkü ateş böceğine dönüşen uğur böcekleri saldırmayı bilmezlerdi.

Dinin ne kadar kötüye kullanılabileceğini bir kez daha yaşayarak gördük. Kim bilir bu haşhaşileri hangi ayetlerle hangi hadislerle kandırdılar, kendi meclislerini kendi halklarını bombalamaları için. Aşağıdaki cümleyi daha önce televizyon programlarında da kurmuştum. Şimdi tekrarlıyorum. “İslam dünyasında hiçbir dini gruba siyasi güç kabiliyeti verilmemelidir!” Umarım tüm iktidar erki o gece yaşadığımız kâbustan gerekli dersi çıkarır…

Fatma Toksoy: Dekan hocam, sanırım bir de İlahiyat Fakülteleri Öğretim Üyelerinin/Görevlileri 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyen bildiri yayımladınız ve bu bildiriyi imzaya siz açtınız, nedir bu bildiri, öğrenebilir miyiz?

Prof. Dr. Ali Köse: İlahiyat Fakülteleri Öğretim Üyeleri/Görevlileri olarak darbecileri lanetlediğimiz bu bildiride “Temmuz Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimini şiddetle lanetliyor, siyaseti mecrasından çıkaracak her türlü müdahalenin karşısında durduğumuzu ve duracağımızı kamuoyuna beyan ediyoruz.” Dedik. Bildirimizin tam metni şöyledir:

“Aşağıda ismi bulunan İlahiyat Fakülteleri Öğretim üyeleri ve görevlileri olarak, 290 vatandaşımızın şehit olduğu 1535 insanımızın yaralandığı 15 Temmuz Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimini şiddetle lanetliyor, siyaseti mecrasından çıkaracak her türlü müdahalenin karşısında durduğumuzu ve duracağımızı kamuoyuna beyan ediyoruz. Ayrıca darbe girişimi gecesi, hain planın uygulandığı Akıncılar üssünde bulunan ve darbe girişiminde rol aldığı ortaya çıkan Adil Öksüz isimli terörist hainin bir ilahiyat fakültesi mensubu olmasından utanç duyuyoruz. Kamuoyunun bilmesini isteriz ki adı geçen kişi bir ilahiyatçı değildir; vatanını, milletini ve tüm evrensel değerleri ayaklar altına almış bir haindir. Ayrıca Türkiye’nin önemli üniversitelerinden birinde görevlendirilmiş olması şüphesiz akademik vasıfları nedeniyle değil, FETÖ örgütünün her kuruma sızmasının sonucu olarak ortaya çıkmış bir durumdur. Bu nedenle Türk devletine ve halkına yönelik yok edici planlar kuranların içinde ülkemizde birleştirici değer üreten en önemli yüksek eğitim kurumlarımız olan ilahiyat fakültelerimizden birinin dahi adının geçiyor olması biz ilahiyat camiası mensupları açısından zillettir ve asla kabul edilemez.

Adaleti, doğruluğu, merhameti ve emanete ihanet etmemeyi en hayati prensipler olarak esas alan dinimizi öğrenme ve öğretme gayretindeki ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri/görevlileri olarak şerefli mücadelemizde halkımızla omuz omuza, yan yana olduğumuzu ve varlık mücadelesi içindeki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında olduğumuzu kamuoyuna arz ederiz.”

Fatma Toksoy: Bir kesim var ki başarısız olan bu darbe girişiminin ardından darbeye karşılarmış gibi beyanatlar verip, tabiri caizse takiyye yapıyorlar. Ne söylemek istersiniz bu konuda?

Prof. Dr. Ali Köse: Sakın yanılmayalım; darbeye karşı çıkıyormuş gibi görünen önemli bir kesim; aslında darbenin önlenmesinden fena halde rahatsız ve ardından timsah gözyaşları döküyorlar! Kanmayın; kandırmayın… Eğer darbe başarılı olsaydı; şu anda 27 Mayıs sonrasında olanlarla karşılaşılırdı!

Fatma Toksoy: Peki sizi fazla meşgul etmeyelim sayın dekan hocam, son söz olarak bize ne söyleyeceksiniz?

Prof. Dr. Ali Köse: Son söz; Yıllar sonra tarih şöyle yazacak: “27 Mayıs 1960’ta darbe ezana dur demişti. 15 Temmuz 2016’da ezan darbeye dur dedi.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *