Search for content, post, videos

Bizim Niye Montefiore Gibi Dindaşlarını Düşünenimiz Yok?

Batı Şeria’da 44 Filistinli gözaltında… Filistin Esirler Cemiyeti’nin yayımladığı rapora göre, 2000 yılından Ekim 2015 yılına kadar geçen sürede İsrail hapishanelerinde 7 binden fazla Filistinli bulunuyormuş. Bu süre zarfında, 8 bin 500 Filistinli çocuk ise gözaltına alınmış. Ne acı!!! Müslümanların büyük ayıbı… Bizim de bir Montefiore gibi düşünen ve dindaşlarını koruyan zenginlerimiz, şuurlu Müslümanlarımız olmalıydı ama YOK!!!…

Montefiore kim mi? Montefiore, maddi olanaklarını ve zamanını dindaşlarına adayan bir Musevi. Evet, o bir Musevi ama dindar ve şuurlu bir Musevi’ymiş… Montefiore, hayatının geri kalan 61 senesinde özellikle Yahudilerin savunulması, hakları ve özgürleşmesi için çalışmış yorulmadan bıkmadan… Ta Avrupa’dan Kudüs’e gidip tutuklanan dindaşlarını kurtarmak için her türlü yolu deneyip, parasını bu yolda harcamaktan çekinmemiş… Düşünün dünyanın en zenginisiniz ve bu zenginliğin nimetlerinden faydalanmak, yan gelip yatmak, eğlenmek, gezmek veya şurada burada harcamak yerine, şuurlu bir dindar olarak rahatını bozarak, rahatsız hatta çileli bir hayat sürmeyi göze alarak dininiz, dindaşlarınız için çalışıyorsunuz. Kaç babayiğidin harcıdır bu? Bakın İslâm dünyasına, istisnalar hariç zenginlerin çoğuna bir bakın ne yapmaktalar, zenginliklerini hayatlarını nasıl ne yolunda tüketmekteler?

İsterseniz Montefiore’yi Musevilerin anlatımıyla şöyle bir tanıyalım:

Genç yaşında büyük bir servet sahibi olan Moses Montefiore 40 yaşına geldiğinde iş hayatından ayrılmaya, tüm enerji ve servetini sosyal dayanışmaya ve hayırseverliğe yönlendirmeye karar verdi. Maddi olanaklarını ve zamanını başta dindaşları olmak üzere insanlığa adadı. Hayatının geri kalan 61 senesinde özellikle Yahudilerin savunulması, hakları ve özgürleşmesi için çalıştı.

O dönemde Yahudiler İngiltere Parlamentosu’na girebiliyordu. Ancak parlamentoya giriş yeminini İncil üzerinde yapmak ve “gerçek bir Hıristiyan olarak çalışacaklarını” taahhüt etmek zorundaydılar. Moses, bacanağı Rothschild ile birlikte uzun süre kulis ve çalışma yapıp Yahudilerin Tevrat üzerine yemin edip “iyi bir insan olarak çalışacakları” olarak and içmelerini sağladılar.

Moses, eşi ile birlikte Filistin’e ilk seyahatini 1827 yılında gerçekleştirdi. Hayatı boyunca Filistin’e yedi seyahat yapacak olan Moses, bu topraklara son seyahatini 91 yaşındayken gerçekleştirecekti. Filistin’e varması kara, deniz yolu ve at sırtı olmak üzere tam 5,5 ay sürdü. Bu seyahatinde Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile görüşmeler yaptı. Filistin’de sefalet içinde yaşayan Yahudilerin yaşam şartlarının düzeltilmesi için ön çalışmalar başlattı. İlk Yeruşalayim gezisi ise Moses’in dini ve mistik duygularının canlanmasına yol açtı. İngiltere’ye döndüğünde Moses artık dini bütün sofu bir Yahudi olmuştu. Hatta her seyahatinde kaşer et kesimi yapabilecek bir şoheti de yanına almaya başladı. Ortodoks Yahudiliğe bağlılığı, konu hakkında otoriter ve kesin tutumu, İngiltere’de yeni ortaya çıkmakta olan Reformist Yahudiliğin önünün kesilmesine yol açtı.

Filistin seyahati dönüşü İngiltere Yahudi Cemaatler Konseyine seçildi. 1830‘lu yılların başında Nathan Rothschild, Isaac Lyon Goldsmid ve David Solomons ile birlikte başta İngiltere, daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde olmak üzere Yahudilerin özgürleşmesi ve temel hakları kazanması için kampanyalar başlattı.

1830 yılı başlarında Ramsgate kasabasında büyük bir arazi satın aldı. Bu arazi üzerinde East Cliff Lodge adını vereceği büyük bir malikâne inşa ettirdi. Zaman içinde bu malikâneyi İngiliz Yahudi hayatının merkezi haline dönüştürdü. Moses, kuzeni mimar David Mocatta’ya yine bu arazi üzerinde büyük bir sinagog inşa ettirdi. 16 Haziran 1833’de açılışı yapılan bu sinagog günümüze kadar kullanıma açık kaldı.

1833 yılında İngiltere Yahudi Cemaatleri Federasyonu Başkanlığı’na getirildi. Bu görevi aralıksız 90 yaşına kadar sürdürdü. Londra Sefarad Cemaati ve Sinagogu Başkanlığı’nı da vefatına kadar devam ettirdi.  (http://arsiv.salom.com.tr/news/print/20080-19-yuzyilin-onemli-Yahudi-simalarindan-biri-MOSES-MONTEFIORE–1784.aspx )

Bu kısa tanıtımın her satırı bize bir şeyleri hatırlatmalı. O nasıl bir dindardı? Dindaşları için neler yapmış? Bunu iyi okumalıyız. (Montefiore’nin bacanağı Rothshild’dir. Bu gün dünyayı yönetmekteler).  Montefiore, bunları yaparken tabii ki kendi dindaşları için yaptı. Yaptığı bu faaliyetler biz Müslümanlar için bir felaketti. Bizlerin ve Osmanlının aleyhine çalışmaktalardı. Bu yönüyle baktığımızda ona kızıp, lanetleyebiliriz bir Müslüman olarak kendisini. Ve lanetliyorum da, Siyonizm’in temelleri sayesinde atıldı, bu günkü Müslümanlara yapılan zulüm de onun bu faaliyetlerinin semeresidir.  Ancak kendi dindaşları açısından bakınca olaya onlar için de bir kahramandır Montefiore. Çünkü bu günkü İsrail Devleti’nin temellerini ta o yıllarda atmıştı.  Rahatını bozarak kendini ve bütün maddi gücünü harcayarak, dini, dindaşları için çalışarak… İşte ben bu zaviyeden bakıyorum olaya. Bu pencereden bakınca da imreniyorum bu kişinin bunca fedakârlıklarına hizmetlerine… Bu hayattan bizlerin de ders çıkarması gerek. Bizler de bir Montefiore gibi şuurlu yetişmiş dindarlar olmalıyız, dindarlar yetiştirmeliyiz. Bütün Müslüman zenginlerimiz ve bizler de Montefiore’nin dine ve dindaşlara bakışı gibi bir şuurda olur ve o şuurda paramızı, malımızı harcayıp, rahatımızı birazcık bozup dindaşlarımız, Ümmetimiz için bir şeyler yapmaya çalışırsak işte o zaman Selahaddin Eyyûbîler, Fâtihler, Alparslanlar yetiştiririz.

Bu gün dünyada tutuklu, eziyet gören, esir alınan binlerce Müslüman var. Bunlar Müslüman değil de Yahudi olsalardı eminim bir tanesi bile zulüm görmezdi? Neden? Çünkü onlar Montefiore gibi şuurlu dindar bir nesil yetiştirmekte ve onun gibi davranmaktalar canlarını dişlerine katarak, mallarını dinlerine dindaşlarına feda ederek… Bu gün Montefiore yaşıyor olsaydı ve bir Yahudi’nin Kudüs’te tutuklandığını duysaydı, yine üşenmeden Avrupa’dan yola çıkıp onu her türlü yolu deneyip kurtarmaya çalışırdı.  Peki, dünyadaki esir-tutuklu Müslümanlar için biz ne yapıyoruz? Sadece haber olarak paylaşıyoruz!!!

Sorarım sizlere,  Siyonistlere kızıp bağırıp çağırıp hakaret etmekten başka ne yapıyor Müslümanlar veya yaptıklarımız yeterli mi?  Bağırıp çağırınca hakaret edip, ağlayıp sızlanınca çözdük mü olayları? Neden bir Montefiore gibi dindaşlarını düşünenlerimiz yok? Filistin Esirler Cemiyetinin raporuna göre, İsrail hapishanelerinde 7 binden fazla Filistinli bulunuyormuş. Hemen hemen her gün onlarca Filistinli yetişkin ve çocuk gözaltına alınmakta veya türlü bahanelerle kılıfına uydurulup asker veya polis tarafından  öldürülmekteler.…  Sorarım sizlere, Müslümanlar olarak hani bizler ne yapıyoruz???

filistinli filistinli1

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *