Search for content, post, videos

ÜMMET BİLİNCİYLE SURİYELİ MÜLTECİLERE DOKUNAN MASUM ELİ

O Suriyelilere Dokunan Masum Eli. Masum Eli Derneği’nin kurucusu ve yöneticisi. Sayelerinde Suriyeli aileleri tanıma ve onlara yardım etme fırsatı bulduğum ümmet yürekli melek hatun. Kendilerini Masum Eli Derneği’nde ziyaret ederek, çaylarını içtim. Ve sorularımın cevaplarını sizler için kaydettim. İşte o güzel muhabbetimizden sayfamıza damlayanlar…

Fatma Toksoy: Esra Hanım, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız? Esra Armağan kimdir?

 

Esra Armağan: Önce dört çocuk annesi ve eş. Hayatının bundan sonraki kısmını maddi ve manevi yardıma ihtiyacı olan din, dil, ırk, ülke ayırt etmeksizin insanların yardımına adayan bir mü’mine.

 

Fatma Toksoy: Suriyelilere yardım etme fikri sizde ne zaman oluştu? Onları nerede ve nasıl tanıdınız?

 

Esra Armağan: Birilerine yardım etmek yaratılışımdan geliyor. Hayatım boyunca nerede yardıma ihtiyaç varsa hiç düşünmeden elimden geleni yapmışımdır. Ancak bunlar akrabalarımla sınırlı kaldı hep. Yardım halkamı genişletmeyi düşündüğüm zaman köy okullarından işe başladım. Bu süre zarfında işin maddi kısmını nasıl karşılayabileceğimin, yardımları yerlerine nasıl ulaştırabileceğimin tecrübesini kazanmış oldum. Saç tokaları, bebek eşyaları gibi el ürünleri yapıp satarken aynı zamanda sosyal medya hesaplarımı da aktif bir şekilde kullanıyordum. Bütün bunlarla kazanmış olduğum tecrübeler Suriyeli misafirlerimize yaradı.

 

Fatma Toksoy: Peki Suriye’deki bombardımandan kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci aileleri nasıl buldunuz? Eminim hepsinin ayrı ayrı hazin hikâyeleri vardır. Mümkün mü yardım ettiğiniz ailelerin isim vermeden bildiğiniz birkaç hikâyesini anlatmanız, kimdir bunlar, nasıl ailelerdir? Çünkü halkın gözünde Suriyeliler için dilenci algısı oluşturulmaya çalışıldı ve ne yalan söyleyeyim başarılı da olundu. Maalesef hemen tamamen dilenci olarak görülmekte neredeyse…

 

Esra Armağan: Suriyeli kardeş ailelerimi ya bir kömürlükte ya bir dükkânda ya bir inşaatta donarken ve açlık çekerken buldum hep. Tabii ki hepsinin ayrı ayrı hikâyeleri var. Bir ailem Suriye’de çok varlıklı bir iken bir anda çok fakir duruma düşmelerini havuzlu villasının resmini gösterip ağlayarak anlatıyor ve dönecekleri günü hayal ediyordu.

Bir diğer ailemin babası Suriye’de kayıptı. Anne 3 çocuğu ile Türkiye’ye mülteci olarak gelmişti. Çocukları başka şehirdeydi. Anne ise İstanbul’da çalışıyor, 15 günde bir çocuklarını ziyaret ediyordu. Kendisi de bir yurtta kalıyordu. Durumlarını öğrenince kolları sıvadım. Aileye bir ev kiralayıp tüm ihtiyaçlarını temin ettikten sonra çocukları anneleriyle bir araya getirdik. Bir kaç ay önce Suriye’de hapisten kaçan babaları da geldi, böylece dağılmış bir aileyi bir araya getirmiş olduk.

 

Bir diğer ailemin eşi yoktu. Bir çocuğu Suriye’de şehit olmuş, bir ay sonra ikinci çocuğu Türkiye’de kanserden vefat etmişti. Fakat çocuklarının acısını unutmuş, duvarı camı olmayan bir evde açlık ve soğuktan donmamak için mücadele ediyordu. Bunlar gibi birçok ailem var.  Onlar kardeş ailemiz ve her zaman desteğimizi sürdürüyoruz.

Benim tanıdığım bir tane bile dilencilik yapan Suriyeli aile yok. En küçüğünden en büyüğüne hepsi çalışıyor. Aç duruyorlar ama yine de dilenmiyorlar. Bunlar gördüklerini değil duyduklarını konuşanların uydurması tamamen.

 

Fatma Toksoy: Suriyeli ailelere nasıl yardım etmektesiniz? Neler vermekte, neler yapmaktasınız onlar için?

 

Esra Armağan: Ailenin durumuna göre hareket ediyoruz. Yetimleri olan dul bir kadın ise söz konusu olan, sınırsız destek oluyoruz. Ev kiralayıp elimizden geldiği kadar temiz ve sıfır eşyalar alıp kira ve faturalarını sürekli ödüyoruz. Baba ve evde çalışan biri varsa ilk desteği verdikten, yani ev kiralama, eşya alma gibi aileyi bir düzene soktuktan sonra “buradan sonra sen devam edeceksin, çok mecbur kaldığında bana geleceksin” diyerek başka bir aileye geçiş yapıyorum. Bu aileler ihtiyaçları için bana dönüş yapmıyor. Artık kendi yağlarında kavruluyorlar.

 

Fatma Toksoy: Yardım hususunda güven oluşturmak çok önemli. Siz bu güveni oluşturmuşsunuz gördüğüm kadarıyla. Yine de şüphe duyanlar oluyor mu? Onlar bu durumda nasıl yardım etmeyi tercih etmekteler size?

 

Esra Armağan: Güven sorunu hiç yaşamadım. Olduğu gibi görünüp göründüğü gibi yaşayan biri olduğum için güven oluşturma çabasına girmeme gerek kalmadı. Şüphe duyanları ikna yoluna asla gitmiyorum. En ufak bir şüphe duyan kişiyi hissettiğim zaman zaten o kişinin yardım etmesini istemiyorum ve parasını iade ediyorum. 100 bin lira verirken acaba sorusu oluşan bir kişinin yardımı yerine 100 lirayı verirken az oldu diye üzülen kişinin verdiği desteğin değeri nazarımda daha fazla. Şuna inanın: Bağışçılarım her yardımda benimle sevinç gözyaşları döküyor. Şüphe neredeyse söz konusu bile olmuyor.

 

Fatma Toksoy: Gördüğümüz kadarıyla sosyal medyada aktifsiniz. Yardım duyurularınızı oradan yapmaktasınız, değil mi?

 

Esra Armağan:  Evet, sosyal medya ağırlıkta fakat çevremin desteğini de es geçemem. Takipçilerimin de, çevremin de hakkını ödeyemem. Allah razı olsun onlardan.

 

Fatma Toksoy: Suriyeliler bizim neyimiz olur size göre? Yardımcı olduğunuz ailelerin bunlara karşılığı nasıl olmakta? Çocukların hele? Bize onların minnet, sevinç ve dualarından da bahsedebilir misiniz?

 

Esra Armağan:  Suriyelilerle o bölgeyle kökü yüzyıllara dayanan bir tarihi ve dini bağımız var. Ümmet birliğimiz var. Kardeşimiz onlar bizim. Ümmet kardeşliği bağlamında Ensar/muhacir kapsamında Peygamberimiz (s.a.v.)’in emanetidir bizlere. Yardım ettiğimiz Suriyeliler asla karşılık beklemediğimizi çok iyi biliyorlar. Her kardeş ailem yardım esnasında benimle gönül bağı kuruyor ve artık ihtiyaç duymaz hale gelseler de kendilerini sık sık ziyaret etmemi istiyorlar. Yoğunluktan gidemediğim zamanartık beni sevmiyor musun?” gibi sorular soruyorlar. Onlara yetişememek beni gerçekten üzüyor çünkü hepsini çok seviyorum. Çocuklara gelince, en küçüğü bile kendilerine yardım edildiğinin farkında ve büyükleri kadar küçükleri de minnettarlıklarını hal diliyle ve sözlü olarak her dakika belli ediyorlar.

 

Fatma Toksoy: Yardım ettiğiniz Suriyeli ailelerden farklı bir tepki aldığınız oldu mu şimdiye kadar? Sosyal medyadan yardım istediğinizde size farklı tepkiler veren oldu mu? Başınızdan geçen ilgi çekici ibretlik olayları anlatır mısınız? 

 

Esra Armağan: Hayır. Tepki göstermelerini gerektirecek hiçbir davranışta bulunmuyorum çünkü. Kızdırsalar bile yanaklarını sıkıp öperek karşılık veriyorum. Bunu yaparken de çok samimi davranıyorum. Beni kabul etme şekilleri aynen şöyle: Annem bu, sever de döver de! Hiçbir Suriyeli ailem beni üzmedi bugüne kadar. Hepsi çok asil insanlar. Böyle hissedip saygı duymasam yardımlarıma devam edemezdim zaten.

Sosyal medyadan yardım istemiyorum aslında. Paylaşım yapıyorum, destek olmak isteyen hemen özelden irtibata geçiyor. Çok nadir özel takipçilerim var onlar zaten benim nasıl fedakârca çalıştığımı biliyorlar.

 

Fatma Toksoy: Yardıma koştuğunuz günlerde bir de Masum Eli Derneğini kurdunuz. Derneğiniz hakkında bize kısaca bilgi verir misiniz? Neden Masum Eli, kuruluş amacı ne?

Esra Armağan: Kendi çabalarımla yardımlarımı yaparken halka genişledi. Destek talepleri arttı. Para yardımı yapılmak istendiği zaman makbuz kesmek gerekiyordu, dolayısıyla resmi bir dernek kimliği kazanmak gerekiyordu. Bu sebeple derneğimi kurmaya karar verdim. Masum Eli Derneğinin amacı, yardım etmek isteyen ile yardıma ihtiyacı olanın arasında köprü olmak. Çift taraflı bir yardım kuruluşu oldu dernek. Yardıma muhtaç olana da, yardım etmek isteyene de yardım ediyor. Neden Masum Eli? Adı üstünde…

 

Fatma Toksoy: Aileniz sizi destekler biliyorum ama onlara vakit kalmıyor gibi, isyan çıkıyor mu zaman zaman evde? Üstelik bir de Mustafa Armağan hocamız gibi bir yazar var ki evde o zaten evle ilgilenmeye vakit bile bulamıyordur belki yazı ve okurlarından. Evin yükü de sizde yani. Hem ev, hem dernek hem de kendiniz koşmaktasınız ailelere. Zor olmuyor mu? 

 

Esra Armağan: Tabii ki elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak ailemi ihmal etmemeye çalışıyorum. İsyan çıkıyor mu? Dürüst olmak gerekirse geçen yıl çok isyan çıktı, hiç alışık olmadıkları bir şekilde annelerini paylaşmak zor geldi. İlk başlarda ben de sabrettim. Biliyordum ki annelerinin yaptığı iş herhangi bir iş değil ve benimle gurur duyacaklar. Bu yıl hem alıştılar hem de maddi destek oluyorlar. Kumbaralarında para biriktirip kuyu açtırıp kurban kestirdiler. 8 yaşındaki oğlum harçlıklarından her zaman 5 lira ayırıp “yetim Suriyeli çocuklara ver anne” diyebiliyor. Çocuklarıma örnek olduğum için ayrıca mutluyum. Mustafa Bey bence çok mutlu, canım sıkıldıkça neden bizimle ilgilenmiyorsun diye başının etini yiyen bir eşi yok artık. Yardımlarıma başladığımdan beri Mustafa Beyi daha iyi anladım. Bir işi iyi yapacaksa bir insan mutlaka bir şeylerden fedakârlık yapmak zorunda.

 

Fatma Toksoy: Suriyeliler söz konusu olunca bunu fırsata dönüştüren insanlarımız var. Berbat evleri, yaşanmaz durumdaki bodrumları fahiş fiyata kiraya vermekteler. Bu konuda ne düşünmektesiniz? Suriyeliler ne düşünmekte? Sizin de böyle kişilere de var mı söyleyecek birkaç cümleniz?

Esra Armağan: Onları Allaha havale ediyorum. Suriyelilere düşünme hakkı veren yok ki. Ev sahibi ne derse o. Fakat biz buna da razıyız, ev vermiyorlar bile Suriyeliye. Ev sahiplerini ikna etmek için neler çekiyorum bilseniz…

 

Fatma Toksoy: Bu işlere ilk başladığınızda bildiğim kadarıyla ikinci el kıyafet, çanta, ayakkabı, mobilya yatak vs. alıyordunuz. Sonra sıfır ve kullanılmamış olanları tercih ettiniz. Neden? Size ulaştırılan ikinci el kıyafetlerle ilgili muhakkak vardır birkaç sözünüz. Nasıl ikinci el kıyafet ve eşyalarla karşılaştınız bu safhada? Nasıl bir şey olmalı yardım diye verdiklerimiz?

 

Esra Armağan: İkinci el kıyafet almak kontrolümün dışında gelişti. Allah razı olsun bana gönderilen ikinci el kıyafetlerde bilmiyorum bana saygıdan mı yoksa Suriyeli ailelere saygıdan mı yıkayıp ütüleyip gönderdiler. Fakat ikinci el kıyafetler bende nefes darlığı yaptı ve durdurdum almayı. Vermek isteyenlere ailelerin ev adreslerini verip doğruca kendilerinin götürmesini sağlıyorum. Neden sıfır? Çünkü biliyorum ki mülteci olmaları ikinci sınıf insan oldukları anlamına gelmiyor. Kendimizi nasıl her şeyin en güzeline layık görüyorsak Suriyeli ailelerimiz de her şeyin en güzeline layıklar. İkinci el eşya verdiğimiz zaman yardım değil evdeki fazlalığı atmış oluyoruz aslında. Amacımız sevap kazanmaksa ikinci el de olsa kenarda duranı değil severek kullandığımızı vermeliyiz ki gerçekten tasadduk sevabını kazanalım.

 

Fatma Toksoy: Bu arada şehitlerimiz ve bazı vefat eden sevdikleriniz için Afrika’da ve başka yerlerde su kuyuları açtırdınız dernek olarak… Bunlardan da kısaca bahseder misiniz?

 

Esra Armağan: Afrika’da 100 şehidimize 100 kuyu açtırma hedefimiz var. Şehitlerimizin sayısı 100 ile sınırlanamayacağı için gücümüzün yettiği yere kadar su kuyuları açmaya devam edeceğiz inşallah. Şehitlerimizin ruhlarına rahmet okunmasına vesile olurken nehirlerden su ihtiyacını karşılayan Müslüman kardeşlerimizi de su kuyusu açıp ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.

 

Fatma Toksoy: Okurlarımız Suriyeliler için ne yapabilir? Derneğinizle nasıl bağlantı kurabilirler? Bilgi verebilir misiniz?

 

Esra Armağan: Her şeyden önce ihtiyacı olan bir Suriyeli aileye rastladıkları zaman koşarak bir derneğe haber verip kendilerini yardım ettim diye kandırmasınlar. O aileyi kardeş aile seçip arkadaş ve akrabalar ile organize olup onlara her şekilde destek olsunlar. Derneğimizle sosyal medya hesaplarımızdan çok rahat bağlantı kurabilirler.

  • Facebook: esrarmagan
  • Twitter: @esrarmagan
  • Email:armaganaysel@hotmail.com

 

Son olarak şunu söylemek isterim: Umarım bu söyleşiyi okuyanların arasından yeni Esra Armağan’lar ve yeni Masum Eli dernekleri çıkar da bir yaraya daha merhem olmak için çırpınanlar olarak boşa geçen nice hayra dönüştürebilir ve Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadis-i şerifinin hikmetine mazhar olanlardan oluruz. Teşekkür ederim.

 

Biz de kendisine teşekkür ederiz. Allah razı olsun. Esra Armağan Hanımefendi gibi, ümmet ve ümmet yürekli nice kadınlarımızın, mücahidelerimizin olması temennisiyle…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *